Büyük Okyanus’un güney doğusunda bulunan ve tabi olduğu ülke olan Şili’nin 3 bin 800 kilometre açıklarında yer alan Paskalya Adası, dünyadaki karadan en uzak adalardan biri. Çoğunlukla Moai adı verilen dev kafa şeklindeki anıtlarla tanınıyor. Adanın yerel halkı, Rapa Nui olarak adlandırılıyor.
Rapa Nui kültürü ne yazık ki adaya ilk kez 1720’lerde gelen Avrupalılar tarafından gerçekleştirilen baskınlar ve onların taşıdığı salgın hastalıklar nedeniyle 18. yüzyılın sonunda çoğunlukla yok oldu. Bugün, bu dili konuşan yalnızca bin kişi yaşıyor. Bu nedenle, Rapa Nui halkının ahşap parçalar üzerine kazıdığı Rongorongo tabletleri bir türlü çözülemiyor.
Doğa bilimleri dergisi Scientific Reports’ta yayınlanan güncel bir araştırma ilginç bir şekilde; metinlerin, “adada hiç yetişmemiş ağaçlardan elde edilen bir ahşap üzerine kazındığını” belirtiyor.
Antik nesneleri, radyokarbon yöntemiyle tarihlendiren araştırmacılar, en eski tabletlerin, Avrupalıların gelişinden öncesine ait olduğunu keşfetti. Yazının ise yerliler tarafından icat edildiği ve “hiçbir yabancı yazı sisteminden” etkilenmediği belirtildi.
Rongorongo yazısı olarak bilinen gravürler, ilk kez 1864 yılında yabancılar tarafından fark edildi ve ardından hepsi ya yok edildi ya da yurt dışına gönderildi. Bugün yazının sadece 27 örneğinin var olduğu biliniyor, ancak hiçbiri Paskalya Adası‘nda bulunmuyor.
Paskalya Adası
Yazıları tanımlayan bir çalışmada, “mevcut metinlerin nispeten uzun olduğu ve ‘glif’ olarak adlandırılan resimsel işaretlerle yazıldığı” belirtiliyor.
ÖZGÜN BİR YAZI ÖRNEĞİ
Rongorongo işaretlerinin şekilleri; insan duruşları ve vücut parçaları, hayvanlar, bitkiler, aletler, gök cisimleri gibi çeşitli görüntüleri temsil ediyor.
Bu yazı biçiminin ne zaman ve nasıl ortaya çıktığını söylemek zor olsa da araştırmacılar, “resimsel gliflerin bilinen herhangi bir yazıya benzemediğini” kanısında.
Araştırmacılar, “Rongorongo yazısı ile en yakın paralellikleri, adada bulunan antik kaya oyma sanatı motiflerinde de görebiliyoruz” dedi.
Böyle bir gözlem, Rongorongo yazısının; Mezopotamya, Mısır, Çin ve Mezoamerika’da olduğu gibi tamamen bağımsız olarak icat edilen birkaç yazı örneğinden biri olduğunu ortaya koyuyor.
Rongorongo tabletleri
NE ZAMAN YAZILDILAR?
Şu ana kadar, tarihlendirilebilen sadece iki tabletin, yabancılarla temasın çoktan kurulduğu 19. yüzyılın ilk yarısında kesilen ağaçlardan yapıldığı tespit edilmişti.
Araştırmacılar, daha fazla araştırma yapmak için, 1869 yılında misyonerler tarafından adadan çıkarılan ve şu anda İtalya’nın Roma kentinde bulunan dört Rongorongo tabletini daha radyokarbonla tarihlendirdi.
Sonuçlar, oymalardan üçünün 19. yüzyılda kesilen ağaçlardan elde edilen ahşap üzerine yapıldığını, dördüncüsünün ise birkaç yüz yıl önce, 1493 ile 1509 yılları arasında kesildiğini gösterdi. Dolayısıyla tabletin, yabancıların adaya gelişinden en az 200 yıl öncesine ait olduğu ve Rongorongo yazısının, gerçekten de tamamen izole bir şekilde geliştirilmiş olduğu ortaya çıktı.
AHŞAP PARÇASININ KAYNAĞI
Ahşap tabletin, Paskalya Adası’nda yetişmeyen bir ağaçtan imal edildiğini yukarıda belirtmiştik. Söz konusu ahşabın türünün de Güney Afrika’nın ulusal ağacı olan “Podocarpus Latifolia” olduğu tespit edildi.
Podocarpus Latifolia ağacı
Araştırmacılara göre bu ağaç, “Orta Çağ’dan itibaren gemi direği yapımında kullanılıyordu” ve bu nedenle Paskalya Adası’na batık bir Avrupa gemisinden sürüklenen bir odun olarak gelmiş olabilir.
Araştırmacılar, konuya ilişkin makalelerinde ayrıca şu görüşleri savundu:
“Tabletin yaşı, yerel halkın dış etkenlerin etkisi olmadan bir yazı sistemi icat ettiğini gösteriyorsa, Rongorongo, insanlık tarihindeki birkaç bağımsız yazı icadından birini temsil ediyor demektir. Bu keşif, Rapa Nui halkının kültürel gelişimine ve tarihsel anlatısına bir katman daha ekleyebilir…”
RADYOKARBON YÖNTEMİ NEDİR?
Radyokarbon tarihleme yöntemi, organik bir materyalin yaşını belirlemek için kullanılan bilimsel tekniktir. Genellikle arkeoloji, antropoloji ve jeoloji gibi disiplinlerde kullanılır.
Arkeolojik veya antropolojik numunelerin tarihlenmesi için, örneğin içindeki organik materyalden bir örnek alınır. Bu örnek, genellikle karbon bazlı olmalıdır. Örneğin, odun, kemik, kömür gibi organik kalıntılar sıklıkla kullanılır.
Numunenin içindeki karbon-14 izotopunun oranı, ölüm anındaki karbon-14 oranı ve bilinen karbon-14 yarı ömrü kullanılarak yaş hesaplanır. Bu, numunenin yaklaşık yaşı hakkında bilgi verir.
Ancak, bu yöntem belirli sınırlamalara sahiptir ve doğru sonuçlar için dikkatlice kalibre edilmelidir.
GÜNDEM
08 Kasım 2024SPOR
08 Kasım 2024GÜNDEM
08 Kasım 2024SPOR
08 Kasım 2024SPOR
08 Kasım 2024GÜNDEM
08 Kasım 2024GÜNDEM
08 Kasım 2024